Dikkat eksikliği ve Hiperaktivite bozukluğu, kısa adıyla DEHB kişiyi sosyal, akademik ve psikolojik anlamda olumsuz yönde etkileyebilecek tedavisine baş vurulmazsa ömür boyu sürebilecek genetik ve nörolojik, çocukluktan itibaren kendisini gösteren davranışsal boyutlu bir rahatsızlıktır.
Daha çok küçük yaşlardan itibaren kendini gösteren ve ergenlikte de karşılaşılan bu rahatsızlık, yine çocukluk ve ergenlik döneminde tedavisine baş vurulmasının önem arz ettiği bir rahatsızlık türüdür. Genetik ve nörolojik sebeplerle ortaya çıkmasından ötürü çocukluk çağlarından itibaren kendini ele veren ve bu sıralarda da tedaviye hızlı bir şekilde geri dönüş sağlayan bir rahatsızlık olması, bu problemi yaşayan bireyler ve aile fertleri için bir avantaj sağlamaktadır. Tabi bunun içinse erken tanının önemli olduğunu göz ardı etmemek gerekir. Bu sebeple de ailelerin bu konuda bilinçli ve dikkatli olmalı, şüphe uyandıran olası bir durum veya davranış alışkanlığının oluşmasında bir uzmana danışmakta geç kalmamalılardır.
DEHB ile mücadelede iki ayrı yol izlenmektedir. Bu yollar; ilaç tedavisi ve psikoterapidir. Bazı durumlarda bu iki yoldan birine bazense her ikisine de baş vurmak gerekebilir. Bunun kararını vermek ve tedavi süreci hakkında yönlendirme yapmak da çocuk ve ergen psikiyatristlerinin uzmanlık alanına girmektedir. Tedavi sürecindeki ilk adım olan tanının konulmasıyla beraber ya da birkaç seans içerisinde bu karar muhtemelen verilmiş olacaktır. Bahsettiğimiz bu iki tedavi modeli için tedavi süreci şöyle ilerler;
Öncelikle bir olay ya da şüphe sonrasında ailelerin veya bu durumla karşılaşan erişkin bireyin bir psikiyatriste baş vurması gerekir. Gerekli tetkik ve testler sonrasında kişiye DEHB tanısı konulmuşsa artık tedavinin rotasını belirleme aşamasına geçilir. Bu noktada uzman kişinin hastayı tanıması ve yaşadığı rahatsızlığın boyutu hakkında fikir edinmesi gerekir. Bu noktada klinik psikologlardan da yardım alınabilir. Zaten psikoterapiye ihtiyaç duyan hastalarla ilgilenecek olan uzman kişiler klinik psikologlardır. Rahatsızlığın durumuna ve hastanın gereksinimlerine göre bir karar verildikten sonra; hastanın ilaç tedavisi alması gerekiyorsa psikiyatristiyle yola devam eder. Ancak durum ilaçla çözülemeyecek cinsten ya da psikoterapi desteğine ihtiyaç duyuluyorsa, artık ekibe bir klinik psikolog da dahil demektir.
DEHB’nin psikoterapi ile tedavisinde aile, uzman ve hasta eksenli bir grup terapisi uygulanması en sağlıklısıdır. Bir de hasta çocuk ve hastalığı ileri seviyelerdeyse bu durum kaçınılmaz bir hal de alabilmektedir. Çünkü tedavi esnasında ve sonrasında aile tutumlarının ve konu hakkındaki farkındalık düzeylerinin tedavinin gidişatını belirlemede çok önemli bir rolü bulunmaktadır. Henüz ailesine bağımlı olan ve onları model alan bireylerin bu tip bir tedavi sürecinde en çok onların desteğine ihtiyacı vardır. Bu kriter de sağlandıktan sonra psikoterapide; çocuklar için dikkatlerini geliştirebilecek oyun terapileri uzman tarafından uygulanır, terapistler aracılığıyla anlayabilecekleri şekliyle bilinçlenmeleri sağlanır. Ergenlerde ise yine dikkatlerini kontrol etmelerine yarayacak aktiviteler ve düşünce çalışmaları yapılır.