Obsesif Kompülsif Bozukluk (OKB) zihnimizden bir türlü atamadığımız endişe ve dürtülerimizin, bunların etkilerini azaltmak için yaptığımız rahatlatıcı ve tekrarlayıcı davranışların psikolojik literatürdeki adıdır.
OKB bir süreç içinde oluşmaya başlayan, ilerleyen, gelişen ve pik seviyesine ulaşabilen bir psikolojik rahatsızlıktır. Bu yazıda OKB’nin oluşum süreçlerinden ve oluşmasında etkili olan faktörlerden bahsedeceğiz.
OKB rahatsızlığının oluşumunda en temel olarak kabul edilen faktör hastalığın genetik aktarımıdır. Tam olarak kanıtlanamasa da OKB rahatsızlığının en büyük sebebi ırsi olarak geçiş sağlaması olarak kabul edilir. Bu düşünce OKB rahatsızlığına sahip bireylerin çoğunlukla birinci derecen akrabalarında da benzer teşhislerin konulmuş olması ya da belirtilerinin gözlemleniyor olmasından kaynaklanmaktadır.
İkinci büyük sebep ise vücuttaki serotonin hormonunun salınımındaki bozukluklar ile alakalıdır. Bu sebeple serotonin miktarını etkileyen ilaçlar kullanmak OKB ve anksiyete rahatsızlıklarında bir tedavi metodu olarak kullanılabilmektedir.
Fizyolojik bulgulardan bağımsız olarak gelişen bir diğer önemli sebep ise hastalık kişilerin çocukluk çağı travmalarıdır. Küçüklükte yaşanılan travmalar ileride unutulmuş bile olsa beyin bunu farklı şekillerde kodlayabilir ve dış dünyadaki belirli durum ve nesnelerle anlam bağı oluşturabilir. Bu da çoğunlukla kişide fobi ya da OKB olarak görülmesine neden olacak belirtilerin oluşmasına sebep olur. Örneğin küçüklüğünde tacize uğramış birisi ileriki hayatında bunu kir ve pisliğe karşı durma endişesiyle bağdaştırabilmekte ve bu durum bir OKB vakası olarak karşımıza çıkmaktadır.
OKB’nin oluşmasındaki önemli bir diğer faktör ise kişilik özellikleridir. Kişinin mizacı bu tür psikolojik rahatsızlıkların ya da avantajlların önünü açabilmektedir. Kontrolcülük, mükemmeliyetçilik, aşırı titizlik gibi mizaç durumları ise maalesef bu hastalığın oluşmasına zemin hazırlamaktadır.
Ülkemizde OKB’nin görülme sıklığı %3-4 arasındadır. Vakaların %80’i 25 yaş altında başlamaktadır. Çocukluk ve ergenlik döneminde baçlayan hastalıklar çoğunlukla fark edilmemekte ve kişiler yıllarca bu hastalıkla mücadele ederek hayatlarını sürdürmeye çalışmaktadır. Erişkinlik döneminde tedaviye baş vuran vakaların %30’unda hastalık 15 yaşın altında başlamıştır. Bu sebeple kendinizde OKB tanısına uygun belirtiler gösteriyorsanız uzman bir psikoloğa en azından kontrol amaçlı baş vurmanız yararınıza olacaktır. Erken fark edilen OKB’nin tedavi çoğu hastalıkta olduğu gibi daha rahat ve verimli seyreder.