Evlilik, insanlık tarihi incelendiğinde, 4000 yıllık bir geçmişe sahip olduğu bilinen toplumsal bir kurum olarak adlandırılır. İki ayrı birey olan kadın ve erkeğin yasal yollarla bir araya gelmesi ile oluşan kültürel bir yapı olarak görülmektedir. Bu iki bireyin evlenmesi sonucunda oluşan aile, iki bireyin de birbirine uyum sağlaması yönüyle bilinse de çeşitli uyumsuzlukları da beraberinde getirebilmektedir. Bu durumun sonucu olarak ortaya çıkan boşanma, yasalara bağlı olarak yapılmış evliliğin yine aynı şekilde yasalara bağlı olarak sona erdirildiği, günümüzün bir gerçekliğidir.
Evlilik yaşantılarının gidişatı, boşanma sürecinin farklı şekillerde değerlendirilmesine neden olmaktadır. Yani boşanma sürecinin değişken olduğu anlaşılmaktadır. Örneğin evlilikleri iyi giden insanlar için boşanma süreci bir kriz iken, evlilikleri kötü giden insanlar için yeni bir hayat düzeni kurma fırsatı olarak görülmektedir.
Boşanma süreci ve sonrasının etkilerini yalnızca eşler üzerinden konuşmak doğru olmayacaktır. Çünkü günümüzde boşanan ailelerin üçte ikisinin çocuk sahibi olduğu görülmektedir. Boşanma, şüphesiz çocukların başına gelebilecek en zorlu deneyimlerden biri olma potansiyeli taşımaktadır. Potansiyel olmasının sebebi, boşanma sonrası yaşamın kaçınılmaz bir şekilde zarar veren bir durum olmamasındandır. Anne ve babanın bu süreci nasıl yönettiği ve boşanma sonrası çocuklarına gösterdikleri ilgi, çocuğun boşanmadan ne derece etkileneceğini belirlemektedir.
Boşanmanın Çocuk Üzerine Etkileri
Yapılan araştırmalara bakıldığında boşanmanın çocuklar üzerinde etkisi, sosyal çevre, yaş ve cinsiyete göre farklılık gösterdiği görülmektedir. Boşanmanın etkisinde yaş grubu baz alındığında en çok etki, 5-6 yaş grubu çocuklarda görüldüğü bulunmuştur.
Boşanmanın çocuk açısından etkileri 3 yönüyle değerlendirilir:
Günlük yaşam değişimi: Ev, ortam, okul gibi değişiklikler karşısında alışmakta zorluklar yaşanabilir. Velayeti alan ebeveynin de aynı şekilde değişim yaşaması ve boşanma sürecinin psikolojik yükünü taşıyor olması da bu anlamda günlük yaşamı etkileyebilir. Çocuk gün içerisinde aile sorunlarını düşündüğü için konsantrasyon bozukluğu yaşayabilir.
Yaş: Çocuğun bu süreçte kaç yaşında olduğu daha önce de söylediğimiz gibi ne kadar etkileneceğini belirleyen faktörlerden biridir. Benmerkezciliğin yüksek olduğu dönemler olması yönüyle okul öncesi ve ergenlik dönemi olumsuz etkilerin en yoğun yaşandığı dönemlerdir.
Velayet: Çocuğun boşanma durumunda kimin yanında kalacağı yani velayetin verileceği kişi, çocuğun gelecekteki yaşam sürecinde etkisini göstermektedir.
Boşanma Sonrasında Çocuklarda Görülen Ortak Tepkiler
Suçluluk: Çocuk boşanmanın sebebi olarak kendisini gördüğü durumlarda ortaya çıkar. Bunun doğru olmadığını, ebeveynler arasındaki sorunlardan ötürü boşanmanın gerçekleştiği çocuğa anlatılmalıdır. Aksi halde bu duygu, daha büyük psikolojik sorunlara yol açabilir.
Korku: Çocuk, ebeveynlerinin ayrılmasının sonucu olarak kendisinin de bir gün terk edileceği korkusuna kapılabilir. Çocuk yalnız kalacağı ve vekaleti almayan ebeveyn tarafından sevilmeyeceğinden korkabilir.
Barışma Arzusu: Çocuk, anne ve babanın bir gün barışacağı ve tekrar bir araya gelecekleri arzusu nedeniyle ümitlenir. Boşanma olayının ardından ne kadar süre geçtiğinden bağımsız olarak çocuk, bu arzuyu güdebilir.
Yalnızlık: Aileden bir ebeveynin ayrılması, çocuğun o ebeveynle ne kadar iyi anlaştığı farketmeksizin yokluğunu hissetmesine neden olmaktadır. Ailenin bütünlüğüne alışmış olan ve bunun böyle devam edeceğini düşünen çocuk için bu ayrılık bir boşluk hissi yaratır.
Üzüntü: Konuşmada azalma, düşmanca davranışlar, ağlamak, yalnız kalma isteği gibi davranış şekillerinin işaret ettiği üzüntü, boşanma sonrası en fazla gösterilen tepkidir. Bu davranışların görüldüğü bir çocuk ile konuşulması gerekir. Farklı faaliyetlere yönlendirilmesi ve duygularını rahatlıkla yansıtmasına izin verilmelidir.