Özgüven, kişisel bir psikolojik durumdur. Kişinin kendine dair kanıları, kendini ifade etme durumları, kendine biçtiği değer, sosyal ve gündelik hayattaki aktivasyonu ve becerilerinin farkındalığını da içine alan insan için duygusal ve temel bir olgudur.
İnsanlar için temel ve duygusal bir gereksinim olan “özgüven” ya da “kendine güven” duygusu, genetik olarak aktarılan, sürekli olarak kişide var olması beklenen ya da bir eğitim programıyla öğrenilebilecek bir kazanım veya özellik değildir. Aksine zaman ve duruma göre değişkenlik gösterebilen ve kişinin kendinin kazanabileceği ve geliştirebileceği tamamen öznel ve içsel bir durumdur.
Özgüven sahibi olmak, bireyin herhangi bir konuda kendisine güvenmesi, kendisini desteklemesi, yaptığı bir hatada tamamıyla kendini suçlayıp cezalandırmanın doğru olmadığını bilmesi ve buna göre davranması, sosyal hayata adapte olmada sorunlar yaşamaması, insan ilişkilerinde iyi olması, yetenek ve özelliklerinin farkında olup bunlar için şanslı hissetmesi, kendini sevmesi, kişisel bakımına dikkat etmesi konularını da içine alan aslında insanın özsaygısı ve benliğini ortaya koyma halidir. Nihayetinde her insan biriciktir ve özeldir.
Özgüvene sahip insanlar, bir yanlışa düştüklerinde veya hatalı bir davranış sergilediklerinde kendilerini cezalandırmak, aptal olduğunu düşünmek, yetersizlik hissine kapılmak yerine başına gelen söz konusu durumun her insanın karşılaşabileceği olağan bir mesele olduğunu düşünür. Kendini suçlamak ve umutsuzluğa kapılıp kendini yıpratmak yerine bu yanlıştan nasıl geri döneceğini ve daha iyi şekilde nasıl telafi edilebileceğinin yollarını arar.
Özgüven olgusu, kişinin kendini kaf dağında görmesi buna bağlı olarak diğer insanları kendinden daha vasat olarak kabul etmesi anlamına gelmez. Özgüven narsistlik veya mükemmeliyetçilik arayışında olmak, her şeyin en iyisini yapmak demek değildir. Aksine özgüveni gelişmiş kişiler bilirler ki, hiçbir insan kusursuz değildir ve hiçbir insan her şeyi mükemmel yapamaz. Ancak her insanın yetenekli olduğu konular, ilgilenmekten haz aldığı hobiler, başarılı olduğu alanlar mevcuttur. İnsan her konuda kusursuz bir yeteneğe sahip olamaz ya da her şeyi dört dörtlük yapamaz. Hayat hatalarla doludur. İnsan hatalarıyla gelişir. İnsan hata yapmak, yanılmak ve bazen de başarısız olmak zorundadır. Zaten böyle olmasa ona insan değil tanrı denilirdi(!).
Önemli olan kişinin yalnızca insan olduğunun farkında olması, hata ve yanlışlarından kaçmak yerine onların üzerine daha çok giderek kendini geliştirebilmesi, kendine olan saygısını yitirmemesidir. Hiçbir insan tamamen mükemmel olmadığı gibi tamamen de vasat ve yetersiz değildir. Hayatta bazen sınandığımız şeyler bize özgü yetenekleri test etmiyor, ilgilenmek zorunda olduğumuz şeylerse bize göre işler olmayabiliyor. Çoğu insanın başarılı olduğu basit bir konuda bile bizim başarılı olamamamız yetersiz ve eksik olduğumuzu göstermeyeceği gibi çok az insanın başarılı olduğu bir konuda da ne kadar yetenekli olup olmadığımızı sınayamaz. Bu yüzden kendimizi keşfetmeli ve başarılı olduğumuz alanlar üzerinde kendimizi geliştirmeliyiz. Bu sayede hem özsaygımızı kazanıp hem de kendimize has özelliklerin farkına vararak özgüvenimizi olgunlaştırırız.