Psikiyatristler ve klinik psikologlar, çok çeşitli ruh hastalıkları ve sağlığı ihtiyacı olan bireyleri değerlendirir ve tedavi eder. Ancak onlar arasındaki farklılıklar diğer profesyoneller ya da halk tarafından her zaman iyi bir şekilde anlaşılamamıştır. Bugüne kadar ulusal ya da uluslararası çok az çalışma psikolog ve psikiyatr hakkındaki toplumsal inançları kıyaslamış ve değerlendirmiştir.
Tanımlar tipik olarak üç alandaki farklılıklardan oluşur: eğitim turu, teorik genel bilgiler ve işlev.
Psikologlar üniversitelerin Fen-Edebiyat fakültesi 4 yıllık psikoloji bölümünden mezun olmaktadırlar. Bu 4 yıllık üzerine eğitim üzerine klinik psikoloji alanında lisansüstü eğitimini (yüksek lisans ve/veya doktora) tamamlayarak uzmanlaşmaktadırlar.
Psikiyatrist ise bir tıp doktorudur. 6 yıllık tıp fakültesinden sonra 4 yıl psikiyatri alanında ihtisas yaparlar. Psikiyatristler danışanlarından öncelikle detaylı bir klinik öykü alırlar. Bunun üzerine psikolojik hastalık hakkında bir tanı koyarlar, bunu önlemek için uğraşırlar ve tedavi ederler. Tedavi sürecinde psikiyatri uzmanlarının ilaç tedavisi uygulama yetkileri vardır.
Klinik psikolog ruh sağlığı sorunlarının üstesinden gelmek için lisansüstü klinik eğitimi gerektirir ve psikanaliz, bilişsel davranışçı terapi, şema terapi, cinsel terapi gibi psikoterapi eğitimleri bulunmaktadır. Psikologlar da psikiyatristler gibi hastane ve kliniklerde çalışabilir ancak farmakoloji eğitimi almadıkları için ilaç yazma yetkisine sahip değillerdir. Psikologlar (klinik psikologlar) da ruh sağlığı ve sinir hastalıkları ile ilgili tanıya karar verme surecinde ve bunun sonucunda seçmiş olduğu psikoterapi yöntemiyle kişinin tedavisinde etkin bir şekilde yer alır. Hem psikologlar hem de psikiyatristler bu tür terapileri yapabilmeleri için psikoterapi eğitimleri almaları gerekmektedir. Bir psikolog ilaç tedavisinin gerekli olduğunu düşündüğü danışanlarını psikiyatriste yönlendirebilir ayni şekilde bir psikiyatrist de ilaçla tedavinin yanı sıra psikoterapiyle de ilerlenmesi gerektiğini düşünüyorsa yine bir uzman psikoloğa (klinik psikoloğa, psikoterapiste) yönlendirme yapabilir.
Daha detayla bakacak olursak psikologların odak noktası bireylerin duygu, düşünce ve davranış süreçleridir. Örneğin; depresyon belirtileri deneyimliyor ve eskiden zevk aldığınız aktivitelerden ayni zevki duymuyor ya da aktiviteleriniz oldukça kısıtlanmışsa psikoloğunuz bu durumun sürmesine katkı sağlayacak uyku, yemek düzeni gibi davranışsal alışkanlıklarınızı öğrenir, altta yatan negatif duygu düşünceleri açığa çıkartarak farkındalığınızı geliştirmeye ve bunları yeniden yapılandırmaya çalışır.
Psikiyatristler tıp eğitimleri doğrultusunda psikolojik hastalıklara yatkınlık oluşturacak biyolojik ve nörokimyasal etkenlere odaklanırlar. Örneğin; yaşadığınız depresyon belirtileriyle ilgili bir psikiyatrist ile görüştüğünüzde psikiyatristiniz “depresyon” tanısı koymadan önce bu belirtilere yol açabilecek vitamin eksikliği, tiroit problemi gibi altta yatan tıbbi koşula bağlı bir durum olup olmadığını araştırır. Altta yatan farklı bir neden bulunmadığı taktirde teşhis koyar ve genellikle ilaç tedavisi uygularlar.
Dolayısıyla psikolog ve psikiyatrist birbirlerinden çok farklı fakat bağımsız disiplinler değildir. Fakat psikoloji ve psikiyatri iş birliği içinde çalışmayı gerektiren ortak ilgi alanlarına sahip iki alandır ve birbirlerini tamamlamaktadırlar.
Eğer psikolojik desteğe ihtiyacınız olduğunu düşünüyor ama kiminle görüşmeniz gerektiği konusunda bir ikilem yaşıyorsanız “doğru kişi” endişesini bir tarafa bırakıp yalnızca bu yönde bir adım atmaya odaklanın.
Uzm. Kl. Psk. Sema Altuntaş