Freud’dan Günümüze Hipnoz

Hipnoz ilk çağlardan beri insanlığın gündeminde olan ancak farklı asırlarda farklı anlayışlarla kabul gören bir konu olmuştur. Bu anlayışlar devirlere göre değişiklik gösterdiği gibi kültür ve coğrafyalara göre de yüklenen anlam farklılıklar göstermiştir. Örneğin ilk çağlarda ilkel topluluklar içinde dini bir ritüel olarak kullanılmış ve hipnoz esnasında oluşan trans hali kutsal bir değişim olarak kabul edilmiştir. Daha sonralarında ilk büyük semavi din olan Hristiyan inancının ilk zamanlarındaysa hipnoza bir tür büyü olarak bakılmış ve kullanılması uygun görülmemiştir. Hindistan coğrafyasındaysa hipnoz, bir tür ruhsal değişim olarak görülmüş ve meditasyon aracı olarak kullanılmıştır.

On sekizinci yüz yılın sonlarındaysa -bir tedavi yöntemi olarak hipnozun- babası olarak kabul edilen Dr. Franz Mesmer ise hipnozu fiziksel ve histerik rahatsızlıkların çözümünde baş vurulması gereken önemli bir uygulama olarak görmüştür. Ve hipnoz üzerine ilk bilimsel çalışma ve düzenlemeler onun sayesinde gerçekleşmiştir. Bundan sonra bilim dünyasına adımını atan hipnoz, birçok tartışmanın fitilini ateşleyecektir.

Dr. Mesmer de ileride hayatının bir kısmını adayacak ve çağdaşlarına hipnozun etkisini bir türlü kabul ettiremeyecek olan Freud gibi, birçok kez başarılı sonuçlar alsa da mesleki çevresi tarafından kabul görmeyecek ve sahtekar olarak nitelendirilecektir.  Mesmer’in kariyerinin ve saygınlığının zedelenmesine yol açan bu çaba ve fedakarlık ileride hipnozun anlaşılmasına ve uygulanmasına büyük bir kapı aralamıştır.

Freud ise tıp ihtisasını bitirdikten sonra nöroloji alanına yönelen ve kariyerinin ilk yıllarını nörolog olarak geçiren, histeri üzerine çalışmalar yapan Avusturyalı bir hekimdir. Histeri üzerine yaptığı araştırmalar sonucunda, histerik semptomların aslında geçmişte yaşanmış ve baskılanmış olayların kişiye farklı bir tarzda yansıması ve kendini belli etmesi olarak tanımladığı bir kitap kaleme alır.

Hipnoza büyük önem göstermesinin sebebi ise kendisinin bilinç altı ideye ifade ettiği histeriye neden bu anıların gün yüzüne çıkarılmasında ve kişide oluşturduğu etkileri azaltmasında hipnozun işe yarayacağını düşünmesi olmuştur. Çünkü hipnoz o zamanki anlayışla bilincin derinliklerine inilebilen ve ipnotizmacının sözel telkinlerle derinlerde saklanılan anıları sökebileceğine olan inançtı. Tabi sadece buna değil hipnozun hiçbir etkisine inanmayan Freud’un meslektaşlarıysa bunun bir tiyatrodan ibaret olduğunu düşünerek bu defteri kapattı. Sonraki yıllarda Freud her ne kadar hipnoz kuramının ve hipnoz uygulamalarının üstüne düşse de istediği sonuçları elde edememiş ve bu konuda başarısız olduğunu düşünerek meslektaşları gibi bu konuya kendi içinde bir son vermiştir.

Ancak bu durum Freud için yalnızca başarısız bir hipotez olarak değerlendirilemez çünkü modern psikolojide çok önemli bir yeri olan psikoanalitik kuramın oluşmasında Freud’a ufuk açan hipnoz araştırmaları sırasında edindiği deneyimler olmuştur. Zaten Freud ömrünün son yıllarında hipnoz defterini her ne kadar kendisi için kapamış olsa da takipçileri bu konuyu yeniden gündeme getirmiş ve Freud’un kaldığı yerden araştırmalara devam ederek psikoterapide oldukça etkisi görülen günümüz uygulamalarındaki hipnoz terapisini var etmişlerdir.

Hipnoz bilime kazandırılmaya çalışıldığı ilk yıllarda soyut ve mistik görülen yanları sebebiyle her ne kadar inkar edilse de günümüzde artık tüm dünyanın kabul ettiği bir terapi yaklaşımı olarak iş görmektedir.

Freud’un hipnozla ilgili yıllarını ve mücadelelerini anlatan Netflix yapımı bir dizi de mevcuttur. Genel araştırmaların yanı sıra o zamanki anlayışın somut bir şemasının zihinde oluşması açısından izlenebilecek bir kurgudur.

Diğer Blog Yazılarımız

Psikon Sağlık ve Psikolojik Danışmanlık Merkezi olarak psikolog Konya, Ankara ve çevre illerde aile terapisi, yetişkin terapisi, çocuk terapisi başta olmak üzere bir çok alanda psikolojik destek sunmaktayız. Sadece fiziksel sağlık değil ruhsal sağlığında toplumun en önemli parçalarından olduğunun bilincinde hizmet sunmaktayız.

Yasal Uyarı..!

Web sitemizin içeriği, ziyaretçilerimizi bilgilendirmeyi amaçlayan bir nitelik taşımaktadır. Sitede bulunan bilgilerin hekim tedavisi veya danışmanlık hizmetinin yerine geçmediği unutulmamalıdır. Sitemiz üzerinden herhangi bir ilaç tedavisine başlanması veya mevcut tedavinin değiştirilmesi önerilmez ve tavsiye edilmez. Web sitemizin içeriği, kişisel teşhis veya tedavi yöntemi seçimi için değerlendirilmemelidir. Türkiye Cumhuriyeti yasalarına aykırı ilan veya reklam amacı güdülmemektedir.

Sitemizde kullanılan görsel ve illustrationlar Psikon’a ait olup izinsiz kullanılması durumunda yasal süreç başlatılacaktır. © 2016 – 2024
Psikon Sağlık ve Psikolojik Destek Merkezi. Tasarım: Furkan Reklam Ajansı