Çoklu/ Çoğul kimlik bozukluğu olarak da bilinen Dissosiyatif kimlik bozukluğu, kişilik bozuklukları türüne giren bir psikolojik rahatsızlıktır. Bu rahatsızlık türünün en belirgin özelliği ise kişide depresif haller oluşturması ve kişinin her seferinde farklı kimliklerle kendini tanıtmasıdır.
Dissosiyatif kimlik bozukluğuna sahip bireylerin iki ya da daha fazla, iç dünyalarında karakterler benimsedikleri ve benimsedikleri bu karakterleri muhtelif zamanlarda dışa vurdukları gözlemlenir. Yani dissosiyatif bir hastanın kendi öz benliği ve kişiliğinden hariç başka kimlik, karakter ve öyküye sahip bireylerin karakterine de sahip olduğu görülür. Bu farklı karakterler farklı zamanlarda aniden ortaya çıkabilir, bir karakterden diğerine saniyeler içerisinde geçilebilir. Yanı sıra benimsenen bu karakterler tamamen birbirlerine zıt kutuplarda olabilir, birinin ak dediğine diğeri kara diyebilir. Bu sebeple henüz dissosiyatif kimlik bozukluğu tanısı konmamış bir hasta çevresi tarafından bu tutarsızlıkları sebebiyle çokça eleştirilmekte, çevresi kişi için bu konu hakkında kaygılanmaktadır.
Dissosiyatif kimlik bozukluğunun diğer belirtileriyse; hatırlama güçlüğü, haftalarca sürebilen hafıza kayıpları, mutsuzluk ve huzursuzluk hali, depresif ve saldırgan tavırlar, uyku bozukluğu, baş ağrısı gibi durumlardır. Diğer yandan yapılan araştırmalar dissosiyatif kimlik bozukluğuna sahip bireylerin en az yüzde yetmişinde; travma sonrası stres bozukluğu, sınırda kişilik bozukluğu, bağımlı kişilik bozukluğu ve madde kullanımı gibi diğer ciddi psikolojik rahatsızlıkların da olduğunu göstermiştir.
Dissosiyatif kimlik bozukluğunun yukarıda sayılan belirli psikolojik rahatsızlıklara kendini göstermesi, edinilen diğer bulguların da ışında bu rahatsızlığın çocukluk çağı travmaları nedeniyle ortaya çıktığını göstermektedir. Kişinin çocukluk çağında maruz kaldığı sözlü ya da fiziksel taciz, tecavüz gibi talihsiz olayların bilinç altındaki etkilerinin bu rahatsızlıkla dışa vurulduğu düşünülmektedir.
Bu rahatsızlığın oluşma sıklığının, konulan tanılar ve toplumda yapılan gözlemler neticesinde kadınlarda erkeklerden sekiz ile on kat daha fazla olduğu görülmüştür. Her toplumda farklılık gösterse de erkeklerin sorun ve belirtileri saklama eğilimleri, tedaviye baş vurmadaki dirençleri, kadınların ise ne yazık ki istismara uğrama oranlarındaki yükseklik bu rahatsızlığı daha çok kadınlarda gözlemlenen bir psikolojik bozukluk haline getirmiştir.
Dissosiyatif kimlik bozukluğunun tedavinde çok büyük oranda psikoterapiye baş vurulur. Rahatsızlığın tedavisi, rahatsızlık kişinin hayatında ciddi işlevsel sorunlara yol açtığından, kompleks ve girift bir yapı içerdiğinden, çoğu zaman ilaç tedavisi etkisiz olduğundan bazen yıllar alabilmektedir. Bunun için özellikle bu alanda uzman bir klinik psikologdan yardım almak, hastalığın durumuna, hastanın bulunduğu koşullara uygun bit terapi programının oluşturulması açısından önemlidir. İyi bir terapi programıyla hastalığın önüne geçilebilir.